28 Nisan 2009 Salı

hayat bu işte..

Bazen ben de terk edip gidebilsem keşke diyorum
İçimde bir İstanbul var ondan vazgeçemiyorum.

Belki sen de bir gün geçersin diye köprülerinden
Yakıp yıkamıyorum, koparıp da atamıyorum içimden

Hayat bu işte;
Kanatlanıp gitmek dururken
Dört duvar içinde hap solursun
Yaşamak için bir neden ararken
Ölmek için bulursun

Söyle; taşı toprağı altın olmuş kaç yazar ?
Delik testi umutlarım, akar altından azar azar.
Söyle, neye yarar yaşamak altın bir kafeste
Bir yanım seni beklerken, diğeri bekler ölümü ağır ağır

Hayat bu işte;
Kanatlanıp gitmek dururken
Dört duvar içinde hap solursun
Yaşamak için bir neden ararken
Ölmek için bulursun

manga sağolsun ama ben köprüleri gene de atmaya karar verdim, vazgeçiyorum..

neden anlamak istemez insan?

dün başlayan sorularım bugün de tüm hızıyla sürüyor.. senelerdir akıllıyım diye geçinen insan neden bazen bir şeyleri algılamak için bu kadar zorlanır? neden devamlı acı çekmek için zorlar kendini? sadistçe zevk mi alır bu durumdan? bir daha bir daha aynı şeyleri, benzer şeyleri duymak için neden devamlı sorgular, sorar, peşine düşer??? gene sayfa açık kaldı bir süre yazamadım ama şimdi kararlarımla geldim. daha önce kararlardan bahsetmiştim, eğer insan bi karar alırsa başaramayacağı şey yoktur ki ben 9-10 aydır bunun iyi örneklerinden biriyim. diyetisyen için bi karar almıştım, bitmiştir dedim ve arada sıkıntılar, bunalımlar yaşasam da rejimle ilgili aynen devam edebiliyorum. şimdi de yarından itibaren geçerli bir karar almaya karar verdim. karar almaya karar vermek bile büyük bir gelişme diye düşünüyorum. madem bu kadar acı çekiyorum ve bu kadar belli boşuna acı çektiğim, vazgeçeriz olur biter bacım..
yarın sabah yeni bir gün olucak, kendime söz geçirmeye karar verdiğim bir gün, belki biraz daha üzüleceğim ama devamı gelmeyecek, şimdiye kadar ki üzülmelerimi silmeye çalışacağım olduğu kadar...
hayat bu işte...

27 Nisan 2009 Pazartesi

hafta nerede başlar? nerede biter? peki ya hayat???

Hafta nerede başlar nerede biter? peki hayat nerede başlar, nerede biter? çok mu felsefik bir giriş oldu, ama bu sabah biraz bu haldeydim, hatta nasılsın diye soran birine de iyilik nedir, sadece sağlık mıdır, sadece insanın bir işinin olması mıdır, nedir diye sordum. o da çok mu felsefe kitabı okuyorsun dedi, acaba kitap okumaya zamanım olmaması bu halde olmam için bir sebep olabilir mi? bu arada sabah mesai başında yazmaya başladığım yazıyı mesai bitimine yakın devamını getirebildiğimi söylersem ne dersiniz? yazıdan çok sorulara dönüşen bir yazılı sınav gibi oldu, peki cevaplar nerde? dün geceden beri o kadar çok cevapsız soru oluştu ki kafamda, sayısını bilmiyorum.. gerçi belki de sorularımın cevapları çok açık ve ortada ve beni karıştıran, dağıtan da bu oldu dün geceden beri.. offf offf neden ara ara böyle oluyor insan, neden bu kadar çok karışıyor, neden bu kadar dağılıyor, hayat neden bu kadar zor, neden her şey açık, net ve her şey karşılıklı yaşanılabilir değil??? karşılıklı bir şey yaşamak bu kadar mı zor? hep sürünmek mi gerekiyor? hep üzülmek mi? hep acı çekmek mi düşüyor bana? neden insanlar saplatılarından kurtulamıyorlar ve neden önlerindeki mutluluğu göremiyorlar.. peki bir önceki cümleyi yazan ben neden bir şeyleri saplantı haline getiriyorum? üzerine daha önce de yazdığım "özledim but it is ok" diyemiyorum, ki özledim bile diyemiyorum, başkası için söylenen özledimler beni benden alıp, dağıtıyor? neden doğru kişiler doğru kişileri özleyemiyor bu dünyada bir türlü??? cevap istiyorum, cevap..
..ya da hayat istiyorum, ya da karşılık istiyorum ya da mutluluk istiyorum, hepsi aynı kapıya çıkıyor, ama bu kapı nerde? ben neden bir türlü bu kapının anahtarını bulamıyorum da hep deliğe gözümü dayayıp acı çekiyorum?? peki benim elimdeki anahtarların doğru deliği nerde? anahtar değiş tokuşu yapma şansı yok mu???
bir kaç soru daha..
ben hayatta nerdeyim? isteyenin istediği zaman ulaşabilieceği bir noktada olmak iyi bir şey mi yoksa kötü mü? ulaşılabilir olunca senin hep el altında olacağını düşünüp sana daha mı az değer verirler? birine hakettiğinden fazla değer verirsen bu onun gözünde değerinin düşmesine mi neden olur? bu gibi durumlarla karşılaşmamak için değer mi vermicez kimseye?? peki değer görmek için ne yapmalı? insanlara kötü mü davranmalı??
insan yaşamında dönemler vardır.. kime neye ne hissedeceğini ne yapacağını bilemez..
ben şu anda o dönemdeyim..
istediğim kişiye, kişilere istediğim gibi DEĞER VERMEK, VERDİĞİM DEĞERİ GÖSTERMEK, SÖYLEMEK İS-Tİ-YO-RUUUM!
ama sonrasında da KARŞILIK İS-Tİ-YO-RUUUM, DEĞER GÖRMEK İS-Tİ-YO-RUM, HAYATINDA YER İS-Tİ-YO-RUM, yokluğumda EKSİKLİK OLMASINI İS-Tİ-YO-RUM!
çok mu şey soruyor ve çok mu şey istiyorum bilmiyorum???
sorgu, sual.. egi..

2 Nisan 2009 Perşembe

sevinç gözyaşı...

Fala inanmayıp, falsız kalmayan, her kahveden sonra fal kapatan neredeyse herkesin falında görünür 1-2 damla sevinç gözyaşı. Ben de o fal meraklılarındanım ve her gün kahvemi içer, falımı kapatırım. Genelde çevremde de benim gibi faldan hiç bir şey anlamayanlar olur ve illa sevinç gözyaşlarını görürüz :)
Bu defa benim falım çıktı, ben o sevinç gözyaşının ne anlama geldiğini bir kez daha anladım ve yanağımdan süzülürken işte bu dedim, bu o hep bahsi geçen sevinç gözyaşım...
1 Nisan Güneşciğimin de dediği gibi şakayla değil şansıyla geldi, umarım nisan ayı ile başlayan güzel değişiklikler olur hepimizin hayatında. Bu hafta zaten bana güzel başlamıştı, işkurdan ne zamandır beklediğim sonuç çıktı ve az da olsa elime para geçeceği haberini aldım. Salı günü çook güzel bir gün geçirdim, gülhanede mis kokuların arasında güzel bir yürüyüş, sonra Edacıkla geçen bir kaç güzel saat. Bu sabahsa uzuuun zamandır duymak istediğim telefonu aldım sonunda. 2-2 buçuk aydır işsiz olabilrim, ama bundan daha aylar öncesinden başlamış olan iş yok iş yok stresi sayesinde iş konusu daha doğrusu işsizlik konusu hayatımın merkezine oturmuş bir sıkıntı idi. Ta kii bu sabah 9 buçukta telefonum titreşinceye kadar...
Bu benim hayatımın işi olmayabilir, heeep hayallerimi kurduğum iş olmayabilir, yapmayı bildiğim iş olmayabilir ama benim şu anda ihtiyacım olan ve istediğim sadece bir "iş"ti. İşte o da bu telefonun ucundaydı...
Hem benim çok inandığım bir şey var, ben şimdiye kadar hep önüme çıkanla yetindim, mutlu oldum, beni mutlu eden bu oldu. İşte bu da onlardan biri olacak. Benim yeni yolum bu olacak ve ben bunda mutluluğu arayacağım. Bir de şöyle bir yanı var bu olayın, hani büyük konuştuğun başına gelir denir ya, ben işle ilgili ne zaman büyük konuşsam, bunu yapmam şunu yapmam dersem direkt o oluyor. Bundan önce aile ile çalışmam diyordum, kuzenlerle çalıştım 2 sene, işler yürüseydi hala birlikte olurduk, benden satışçı olmaz, derdim, işte şimdi de satışçı oluyorum... Pardon "müşteri danışmanı" :)
Evet yeni işim bu, daire satacağım, bakalım nasıl olacak. Her ne, nasıl olacaksa olsun hayırlısı olsun diyip durdum, diyip duruyorum. Bugün işe giderken yolda Allah'a yalvardım, burda çalışmak hakkımda hayırsız ise bi engel çıksın ve ben gidemeyeyim dedim, ama gittim de geldim de çok şükür :))
Aaa bu arada sevinç gözyaşı hadisesini anlatacaktım;
Yeni iş yerime gittim, 1-2 saat görüştükten sonra bugün git evrakını hazırla yarın işe başlarsın dediler, ben de bu vesile ile postaneye de uğrayıp işsizlik ödeneğimi de alayım dedim, postanenin kapanmasını yarım saat kala varabildim, kuyruk olmasına rağmen işimi çabucak hallettim, ordan çıkıp muhtara doğru giderken kulağımda kulaklıkla radyo dinliyordum,, şarkı da "bir sevmek bin defaaa ölmek demekmiş, biin defa ölüpteee ölememekmiş..." diyordu. Bu şarkının konumuzla hiç bir ilgisi yok ama o anda öyle bir duygu taşması yaşadım ki, çok şükür dedim, elime biraz para geçti, yeni bir işim oldu, artık her şey yavaş yavaş yoluna girmeye başlayacak, sabah işe alındığım haberini yaydığım canlarımın hepsi bana mutluluklarını sevinçlerini o kadar güzel yansıttılar ki... Çoğu kendim bulmuş gibi sevindim dedi coşkuyla, kendimi o kadar şanslı hissettim ki, o kadar sevenim varmış ki dedim, kiminle konuşsam öyle bir enerji gönderdiler ki bana, duyduğum mutluluğu anlatamam, bunu anlatmanın en iyi yolu şu anda da bunları yazarken dökülen o SEVİNÇ GÖZYAŞLARIM...
sevinç gözyaşlı
egi