20 Kasım 2011 Pazar

bir tat bir koku neler hatırlatıyor..

uzun bir haftadan sonra ulaşılması zor cumartesi gecesine ulaşmaca.. haftalar sonra ilk defa erkenden sızmamaca.. inanılması güç yavaşlıktaki bilgisayara katlanmaca.. bir iki sohbet muhabbet.. sonra su kaynatmaca.. büyülü bohça güllü yeşilçayı suya bırakmaca.. bir iki yudum sonra.. Figen'in yerinde kareli minderli sandalyelerde oturup bu çayı tatmış olmayı hatırlama.. ya da la villa her şey sizin için otelinin kahvaltı salonunda kahvaltı sonrası keyfinde gene bu çayın eşlik etmesi.. yani gene tatil hatırlama.. Kaş hatırlama.. huzur hatırlama.. boşluk hatırlama.. ahh ahhh nasıl bir hafta idi.. her şeyden uzak.. hayatın yormadığı.. hiç bir şeyin üstüne gelmediği.. kimsenin toplantı için çıldırmadığı.. baskı yapmadığı.. tek derdimizin onu mu yesek, bunu mu içsek, üstümüze ne giysek olduğu.. haa bir de nasıl dönücez eve ya da hiç dönmesek.. hakkikaten nasıl oluyor da oluyor mesela Figen Abla'daki Serap'ın yaptığı gibi yapılamaz mı??? ne için bu kadar çaba??